Çarşamba, Nisan 25

Gecikmeli Olarak 2. Gün

Şimdi bir gece önce
"-Hadi yarın görüşürüz.
-Kaçta?
-Farketmez.
-Ya ben Baharlarla buluşucam.
-Tamam .
-Madem onlarla kahvaltıya gidiyim sonra da senle buluşuruz."
böyle bir diyalog geçince insan öğlen bir civarı buluşacaklarını düşünür di mi? A yooook. Olmaz . Önce satıldık. Yüz kere "plan yap sonra beni ara" fırçalarını yedik. Nihayet üçe doğru artık kendisiyle buluşabileceğimiz haberini aldık. Akşama kadar olan kısmı anlatmıyım. Zaten o kendince takılmış. Sonra gecenin bi vakti "e hadi çık mıyor muyuz?" diye arandık. Evdeki herkese tek tek yalvardık. Yodan yeni gelmiş abla, miskin kardeş, enişte, baba. Yok yok. Sonunda halime hem gülüp hem acıyan babam beni şu meşhur halalara bırakmaya karar verdi. Yolu zor bulduk tabi ki . İnsan bu kadar dolandırıla dolandırıla götürülürse aklında adres de kalmaz di mi? Hadi bir büfeye gidelim bir şeyler alalım dedik. (Ben sana demedim mi halan hazırlasın şu adreslik midir nedir şu şeylerden diye. Ama dinlemezsin ki.) İki sokak ilerdeki büfeye gidip bir güzel kaybolup, dönüş yolunu bulamadık. Ben daha sana ne diyim?

Etiketler:

 
posted by çatlak at 14:27, |

1 Comments:

e habire gel sahilde oturalım diyo bu çatlamış mısır... e sonra napcaz canım kardeşim sap gibi gezecez mi... bi de akşam salmadılar ya bunu pek güldüm...
e hatun fıstık.. sülale de tesadüfler olsun o haftasonu toplaşmış istanbul'a..
ah çatlağım vah çatlağım...