Pazar, Ağustos 17

Kendim ettim kendim buldum

Sıcaktan bunalıp hocadan da özenerek üç gündür "bu sıcağı yapanın, bu evi alanın, sıcakta eve tıkılanın ......" diye beddua edince belamı buldum. Neymiş? İsyan edilmeyecekmiş hele beddua asla. Nolurmuş? Döner dolaşır seni bulurmuş.



Hani o dün gece keşfettiğim, o burası esiyormuş diye yattığım pencere önünden sabahında kalkamadım. Boynum, sırtım her bir kemiğim tutuk. Akabinde "yanıyoruuuum" diye  söylenmenin ne kadar abartı olduğunu iki elimi birden yakınca anladım. Lavabo açıcıyla bu başarıya imza atan şu insan  an itibarı ile el bileklerine kadar cayır cayır yanmanın ne olduğunu ciddi şekilde anlamış durumda. Ayrıca bronz kollarda rengi açılmış pambık gibi ellere sahip şu an. Üstelik ara ara alı al moru mor renkler de var. Sürekli bir gerilme ve yanma hissi eşliğinde... Ayrıca yanmış et kokusu da uzun süre tenden gitmedi.
 
Şimdi gelelim işin en can alıcı kısmına.
 
Sayın Bağyan Patlak,
 
Efendim siz de içtiniz akşam. Hem de dün daha bir kibar yazmıştım ama domuz gibi böğüre böğüre o kolonyadan hallice içkiyi içtiniz. Hatta benimle de "malzeme yoksa kasma kolonyaya maydonoz at iki de buz koy onu iç." diye dalga geçtiniz. Ve fakat görüyorum ki  sapasağlam sabahın köründen beri gezip dolanıyor, gününüze gün katıyorsunuz. Ayrıca avuç içlerini bile acıdan açamayan şu zavallı insanı taze fasulye ayıklarken arayıp nerelerde sürttüğünüzü, oh mis manzaranızı anlatıp benim derdime geçtiğim anda "Oooo seni dinlerken biram ısınıyo, midyem soğuyo." deyip telefonu da kapadınız.
 
Şimdi ben "Allah senin cezanı verecek." derdim ama haşaaaa demem. Aldım ağzımın payını. Allah sizi bildiği gibi yapsın:))
 
Şimdi de yiyip içmişsin açıp hala bana gezmeye devam ettiğin yerleri anlatıyorsun. Allah ....
 
Tanrım kötü kullarını sen affetsen ben affetmem... şarkısı eşliğinde telefon kulağımda hala da seni dinliyorum. Ben ne iyi bir insanım yarabbim...
 
posted by patlak at 15:11, |

0 Comments: